Bağımsız İnternet Gazetesi8
Güncelleme: 29 Ekim 2025 13:46
Eğitim Sen’in 2021’de açtığı davaya rağmen, Nakşibendi tarikatına bağlı olduğu belirtilen Server Yaşam Vakfı’nın Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) protokolü kapsamındaki “Ufka Yolculuk” yarışmasıyla okullarda faaliyet yürüttüğü öne sürüldü. Şartnameye göre 18 yaş üstü “takım liderleri” öğrencileri yarışmaya hazırlayabiliyor.
Eğitim Sen Genel Merkezi’nin 2021 yılında okullardaki faaliyetlerinin durdurulması için dava açtığı, Nakşibendi tarikatına bağlı olduğu ifade edilen Server Yaşam Vakfının çalışmalarının sürdüğü bildirildi. MEB ile yapılan protokol çerçevesinde Server Platformu üyesi İLKSAV (İlim Kültür ve Sanat Vakfı), proje ortağı sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte “Ufka Yolculuk Bilgi ve Kültür Yarışması - Nasıl İnanmalı?” başlıklı bir etkinlik düzenliyor.
Şartnameye göre yarışma ilkokul, ortaokul, lise ve yetişkin kategorilerinde gerçekleştirilecek. Belgede yer alan “Takım Lideri” maddesi uyarınca 18 yaşını doldurmuş kişiler, mezuniyet ve meslek şartı aranmaksızın öğrencilere takım liderliği yapabiliyor ve yarışmaya hazırlayabiliyor. Bu maddenin, vakıf temsilcilerinin okullara girmesine olanak sağladığı iddia edildi.
İddialar arasında, Çiğli Adnan Saygun Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde ücretli Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak görev yapan Ümmühan Balık’ın, AKP Çiğli İlçe örgütünde aktif çalıştığı ve okulda yarışma kitabını Kur’an-ı Kerim’in Türkçe çeviri cep kitabıyla birlikte öğrencilere dağıttığı yer aldı. Evrensel'de yer alan habere göre, okuldaki bazı öğretmenlerin durumu sorgulaması üzerine okul müdürü E.K.’nin “Kur’an-ı Kerim kırmızı çizgimdir. Niçin itiraz ediyorsunuz?” diyerek öğretmenleri hedef gösterdiği öne sürüldü. Eğitim Sen’in 2021 tarihli davasının devam ettiği belirtildi.
Eğitim Sen İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Zeliha Danyeli, konuyla ilgili değerlendirmesinde, ÇEDES ve benzeri protokollerle laik eğitimin hedef alındığını savundu. Danyeli, “Bu uğurda eğitim sistemini kendi siyasal-ideolojik çizgisi doğrultusunda biçimlendirme hedefinin örneklerinden biriyle yine karşı karşıyayız” dedi. Uygulamaların öğrenciler arasında inanan–inanmayan, ibadet eden–etmeyen ayrımı yarattığını vurgulayan Danyeli, “Bu yaşanan hadiseye kayıtsız kalmayacağımız bilinmelidir” ifadelerini kullandı. Danyeli ayrıca, tek bir mezhep/din merkezli pratiklerin pedagojik sakıncalar doğurduğunu, ayrımcılık riskini artırdığını ve öğrenciler arasında dayanışmayı zedelediğini dile getirdi.